Hakkımızda

MİRASIMIZ AŞIK-BAHŞI SANATI HAKKINDA ÖZET BİLGİ

 

1.BÖLÜM: AŞIK SANATI TARİHÇESİ

Âşıklık Sanatının geçmişi, elimize ulaşan resmi bilgilere göre, en az 5 bin sene öncesine dayanmaktadır. Türk âşıklık geleneğini icra edenler, halk edebiyatında ve müzik sanatında; Âşık”, “Ozan”, “Varsak”, “Yanşak”, “Bahşi”, “Halife”, “Jirao“, “Koşukçu” gibi isimler almışlar ve çeşitli ülkelerde bu isimlerle anılmaktadırlar. Binlerce yıl öncesine dayanan bu eskimeyen gelenekten, çalışmamızda kısaca “Âşık Sanatı” olarak bahsedilmektedir.

Halkın sözlü edebiyatında ve kültüründe yüksek bir yere sahip olan Âşık Sanatının özel bir maneviyatı vardır. Başka bir deyişle, Âşık Sanatı; şiir, destan anlatımı, türkü ve deyiş söyleme, oyunculuk, savaşlara zihinsel hazırlık ve hiciv gibi birçok önemli sanatın kapsamlı bir örneğidir. Âşık Sanatını icra etme ve üretme yeteneğine sahip olanlar, Türklerdir.

Âşıklar; doğadan, inançlardan ve kahramanlardan ilham alarak, özgün melodileriyle aşk ve destansı hikâyeler söyleyen yerli sosyologlardır.

Âşıklar, genellikle doğaçlama konusunda yetenekli ve bazen kendi şiirlerinin ve eserlerinin yaratıcılarıdırlar. Bazen bir toplantı, bazen doğum günü ve düğünlerde, bazen kıraathanelerde, bazen cenazelerde, bazen de resmi etkinliklerde veya ulusal kutlamalarda sanatlarını icra ederler. Âşıklar güzellikleri övdüğü ve acıları dramatik bir dille vurguladığı kendi deyişlerini; müzik, edebiyat ve şiirlerle harmanlayarak, saz eşliğinde icra ederler.

Bu eşsiz sanatın ortaya çıktığı ilk günden bu yana, en az 5 bin yıl öncesinden bugüne kadar, âşık edebiyatının ve müziğinin ezeli ve ebedi misyonu; Türklerin düşüncesi ve bilgeliği, ruhu ve maneviyatı, dili, tarihi olup, kültürel kimliklerini korumak, halk değerlerini tanıtmak ve yaşatmaktır.

Âşık Sanatı hem sanatsal hem felsefi hem de entelektüel açıdan kendine has özellikleri nedeniyle Türklerin yaşadığı İran, Türkiye, Azerbaycan, Erivan Hanlığı, Gürcistan (Borçalı), Dağıstan-Derbent (Rusya), Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Rusya (Kazan ve Kırım Türkleri) Afganistan, Irak, Çin (Uygurlar)’in yanı sıra; Doğu Avrupa’da, Bulgaristan, Macaristan, Arnavutluk, Makedonya ve Bosna Hersek’te yayılmıştır.

Âşık Sanatının tarihine gelince, bu sanata ait yeraltı heykelcikleri bulunmaktadır. Bu kil tabletler Elam ve Sümer Uygarlıklarına aittir. Çoğu, İran`ın Şuş bölgesinde ve Mezopotamya’da (Fırat ile Nil arası) keşfedilmiştir. Bu kil tabletlerin birçoğu Paris’te Louvre Müzesi’nde ve İran’ın Şuş şehrindeki Haft Tepe Müzesi’nde korunmaktadır. Bu da sanatın en az 5 bin yıla dayandığını göstermektedir. Yeni bulunan bilgilere göre belki de Âşık Sanatının geçmişi 12 bin yıla dayanacaktır.

İran, Türkiye, Azerbaycan, Erivan Hanlığı, Gürcistan (Borçalı), Özbekistan, Afganistan, Irak (Kerkük- Telafer), Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Çin (Uygurlar)’de bulunan âşık muhitleri hakkında bilgiler mevcut olsa da Rusya (Kazan ve Kırım Türkleri) ve bahsedilen diğer ülkelerin âşık muhitleri hakkında elimizde bilgi yoktur.

Âşık Sanatının kökleri kadimdir. Bu sanat halk hikayelerinden kendine has özellikleriyle destanlar yaratmış, hatta baskı, zulüm ve eşitsizliğe karşı mücadele ederek tarihteki yerini almıştır.

Âşık edebiyatı ve müziği; her zaman hümanizmin, hak arayışının, reformun ve insanın entelektüel etkileşiminin gerçekleştirilmesinde ısrar eden bir milletin, tarihi ve kültürel deneyiminin ürünüdür. Âşık edebiyatı, destan ve hikayelerden oluşur. Bu konuda yüzden fazla destan bize ulaşmıştır ve elimizde mevcuttur.

Âşıklar temel olarak iki gruba ayrılır:

1- Usta ve Yaratıcı Âşıklar: Bu grubun; hikâye anlatma, hava yaratma, türkü söyleme, şiir yazma, ileri sanat (sahne yönetimi) gibi yetenekleri vardır. Âşıklar Sanatının tüm bilgi ve becerilerine sahiptirler. Bu tür yaratıcı âşıkların sayısı çok fazla değildir.

2- İcracı Âşıklar: Bu âşıklar grubu; yaratıcı âşıkların eserlerini icra eden kişilerdir ve kendilerine ait herhangi bir eserleri yoktur.

Âşık deyince aklımıza gelen büyük ozan ve âşıklardan biri de Türk dünyasının ortak değeri Dede Korkut ve kahramanı Köroğlu’dur. Yüzlerce yıl öncesinden gelen, âşıkların bestelediği binlerce havalar günümüze ulaşmış ve bu havalar her bölgenin âşıkları tarafından kopuz, çöğür, dütar, tambura, saz, bağlama gibi özel müzik aletleriyle seslendirilmektedir. Bazen de bu havalar sazla birlikte başka müzik aletleri eşliğinde icra edilir.

Âşık Sanatına, kültür ve edebiyatına büyük değer veren Ali Polat’ın görüşüne göre; Âşık sazı, gopuz vb. aşıklara ait diğer çalgı aletleri dünyadaki tüm müziklerin anasıdır. O, bu kadim kültürel mirası korumak için on yıl önce başlattığı faaliyetlerine son dört yıldır aralıksız devam etmektedir. O; Türkiye, İran, Azerbaycan, Gürcistan, Rusya-Derbent ülkelerinin âşık muhitlerinde çeşitli ihtisas ekipleri oluşturmuş, onları yöneterek aşağıdaki çalışmaları, kendi imkanları ile tamamlamayı başarmıştır. Ancak faaliyet gösterdiği bu ülkelerden Özbekistan’daki çalışmaları henüz sonuçlanmamıştır ve özenle buradaki araştırmalar devam etmektedir.

 

 

 

2.BÖLÜM: ALİ POLAT’IN AŞIK SANATI İÇİN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR

Ali Polat`ın yürüttüğü araştırmalarda âşıkların çoğunluğunun bulunduğu bölgelerin yani muhitlerin isimleri ekte yer almaktadır:

  *İran âşık muhitleri şunları içerir: 1- Tebriz- Karadağ 2- Urmiye 3- Karapapak- Sulduz 4- Heşteri- Marağa 5- Zencan 6-Herhal Tarum 7- Şahseven- Zencan 8- Hemedan- Erak 9- Kum- Save 10- Güney Türkler- Kaşkay (Huzistan Eyaletleri- Fars Eyaleti- Çahar Mahal Bahtiyari) 11- Kuzey Horasan-Gürgan 12- Güney Horasan.

*Azerbaycan Cumhuriyeti âşık muhitleri şunları içerir: 1- Gencebasar 2- Derelez 3- Nahcivan 4- Karabağ 5- Şirvan 6- Göyçe.

* Gürcistan âşık muhiti şunları içerir: 1- Borçalı.

* Türkmenistan âşık muhiti şunları içerir: 1- Merv (yani Mary) 2- Aşkabat.

* Dağıstan âşık muhiti şunları içerir: 1- Derbent.

*Türkiye Cumhuriyeti âşık muhiti şunları içerir: 1- Kars – Ardahan (Terekeme, Azerbaycanlı, Yerli) 2- Erzurum 3- Van- Erciş- Ahlat 4- Ağrı (Karaköse) 5- Artvin 6- Erzincan 7- Gümüşhane 8- Sivas 9- Çorum 10- Kayseri 11- Malatya 12- Kırşehir 13- Konya 14- Denizli 15- Ankara 16– Kahramanmaraş- Adıyaman- Hatay 17- Gaziantep 18- Şanlıurfa – Diyarbakır 19- Tunceli (yani Dersim) 20- Yozgat 21- Tokat 22- Adana- Çukurova- Osmaniye 23- Amasya 24- Giresun.

  • Yukarıda bahsedilen 46 âşık muhitinde, Âşık Sanatı ile ilgili çalışmalar ekte yer almaktadır;
  • “Telli Saz” başlıklı yaklaşık 4 saatlik 30 âşık müziği içeren 3 albüm (2012 yılında tamamlandı);
  • Yaklaşık 2 cilt halinde 3000 tirajla yayımlanan “Âşık Ansiklopedisi” (İran Türklerinin dışındaki halkları aşıklar hakkında bilgilendirmek için Farsça yayımlanmıştır);
  • Âşık havalarının zamanla yok olması tehlikesini göz önünde bulunduran Ali Polat tarafından; 46 âşık muhitinin, 1200 âşık havasının kayda alınması. Bunların %90’nı stüdyoda kayda alınmıştır. Kalan %10’u ise diğer âşıkların eserlerinden derlenmiştir. Toplam 6600 dakikadan fazla olan bu havaların giriş kısmında âşık muhitleri, havanın icracısı, sözleri ve tarihçesi hakkında bilgiler verilmiştir. Bilgiler Azerbaycan Türkçesi, Türkiye Türkçesi ve Farsça’ da detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Her bir havanın hazırlanması ortalama 7 saatten fazla sürmüş ve toplamda 17.000 saat stüdyoda zaman almıştır. Bu da 3-5 dakikalık bir eserin oluşumu için en az 7 saat emek sarf edildiğinin göstergesidir.
  • Âşık havalarının genellikle notaları bulunmadığı için bu havaların bir kısmının notaya dökülmesi gerçekleştirilmiştir. 141 âşık havasının Cengiz Mehdipur ve Üstat Ali Hudadad tarafından notalara dökülmesi sağlanmış, kitap biçiminde yayımlanmış ve ilgili kurumlara dağıtılmaktadır. Toplanmış notalar, yaygın havalar olmayıp, genellikle unutulmuş olanlardır.

***Notaların tümünün devam edilmesi için ilgili kişilerin ve çeşitli kurumların desteklerini bekleriz.

  • Son 600 yıldan günümüze kadar yaşamış, İran Türklerinin muhtelif boylarının ünlü Dede ve üstat âşıkların şiirlerinin bir araya gelmesiyle 180 parçadan oluşan 14 CD çalışmasının hazırlanması.

*Geçmişten günümüze Dede Âşıklar şunlardır: 1- Şah İsmail (yani Hatai) 2- Kurbani 3- Abbas Tufarqanlı 4- Merendli Allahı 5- Âşık Garip 6- Hasta Gasım 7- Mahtumkulu Ferağı 8- Dollu Mustafa 9- Mezun Kaşkai 10- Telim Han 11- Âşık Alı (Âşık Alesger’in ustası) 12- Âşık Alesger 13- Ulya Kulu Yegâne ve 14- Hüseyin Cevan.

Bu dede âşıkların eserleri her gün çeşitli ülkelerde, farklı ozanlar tarafından okunmaktadır, fakat âşıklar bu eserleri sadece kendi isimleriyle seslendirmekteler.  Bu Dede âşıkların eserlerinin, bir arada toplu halde olduğu albümü, günümüze kadar hiç yapılmamıştır. Bu âşıkların kendi isimleriyle albümlerini çıkaran ilk kişi Ali Polat’tır.

  • Ayrıca İran Türkleri için Tebriz- Erdebil- Miyana- Keleyber- Kendüvan – Miyandab (Goşşa Çay)- Zencan- Kazvin- Hemedan- Arak- Talhab- İsfahan- Borucen dâhil olmak üzere; 2021 senesinde Şiraz- Sircan- Deregez- Günbet-i Kavus bölgeleriyle beraber, buralarda bulunan âşıklar muhitinden 19 klibin hazırlanması;

*** İran’da 72 Türk alt boyları yaşamaktadır. Günümüz İran’ında kendi etnik adlandırmaları ile üç değişik Türk grubu bulunmaktadır. Bunlar: 1. Türk adını kullananlar (Azerbaycan, Horasan bölgesi: Kaşkaylar ve diğerleri). 2. Türkmen adını kullananlar (Türkmenler). 3. Halaç Türkleri adını kullananlar (En eski Türkler). 

***Bilinmesini isteriz ki en çok âşıklar İran Türklerindendir. İran’da en az 3 bine yakın ozan ve âşık grubu faaliyet göstermektedir. Her grup 3 ila 12 kişiden oluşmaktadır. Sadece bazı bölgelerde tekli saz ve ozan vardır.

Hemedan Türklerinin olduğu bölgede; Haziran 1037’de 56-57 yaşlarındayken vefat eden, büyük bilim adamı İbn-i Sina’nın kabri vardır.

  • Fransa Louvre Müzesi’nde yer alan âşıkların heykellerini içeren afiş ve posterlerin, beş dilde ve beş boyutta hazırlanması ve bu ülkelerde ilgili yerlere dağıtılması;
  • İran’da bulunan en az 1000 âşığa milli giyim hazırlanması ve giydirilmesi;
  • Üstat ve icracı âşıklar için iki farklı desende, yöresel giyim hazırlanması;
  • Modern ve geometrik çizgilerden oluşan 80 adet âşık heykeli (50 cm) yapılması;
  • 140 adet iki âşığın değişme ve atışma durumunu anlatan heykelin yapılması;
  • 600 yıl öncesinden günümüze kadar 14 Dede âşık büstünün toplu şekilde bir arada hazırlanması;
  • 8 adet âşık sazının; İran Türklerinin yaşadığı bölgelerde saz ve kopuzun unutulduğu muhitlere hediye edilmesi;
  • Âşıklar için özel hazırlanmış 3500 rozetin hediye edilmesi devam etmektedir;
  • 5 kitaptan oluşan, 3000 âşığın biyografisinin bulunduğu, 2500 sayfalık büyük ve kapsamlı Türk Dünyası Âşık Ansiklopedisi” çalışması yapılmaktadır. Bu ansiklopedinin oluşumu için Azerbaycan, Türkiye, İran, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızıstan ve Gürcistan’dan toplam 36 bilim insanı çalışmaktadır.  Ansiklopedinin, 2024 yılının ağustos ayında yayınlanması hedeflenmektedir.

 

Söz konusu âşık bölgelerine ek olarak, Âşık Sanatı alanında 2024 yılında âşık muhitlerinin bulunduğu Kazakistan ve Irak’ta (Kerkük (Telafar) çalışmalar başlayacaktır.

Ali Polat toplamda bugüne kadar 46 âşık muhitinde çalışmalarını tamamlamıştır. Ayrıca Özbekistan’da gerekli araştırmalar yapmıştır ve bu Özbekistan âşık havalarının kayda alınması aşamasındadır. Bahsi geçen tüm çalışmaların Türkiye ve Azerbaycan Türkçesinde ve Farsça olmak üzere, 3 dilde ses dosyası halinde kaydedildiğini de belirtmek gerekir. Uluslararası çevrelerin dikkatini çekmek için 46 âşık muhitinin bilgileri İngilizce de yapılmıştır.

Onun çabaları sayesinde Beethoven ve Mozart’ın eserleri ve diğer tüm klasik eserler, Tebriz’de genç âşıklar tarafından seslendirilmektedir ve kültür, sanat, müzik çevrelerinde beğeniyle karşılanmaktadır. Bu faaliyetler devam etmektedir.

Yapmış olduğu bu çalışmalarından dolayı, Âşık Sanatında bulunan kişiler, Ali Polat’a Dede Polat unvanını vermişlerdir.

 

 

 

3.BÖLÜM: ALİ POLAT’IN DİLEĞİ

Ali Polat’ın bu sanatın yaşatılması ve gelecek nesle doğru aktarılması için; aşık muhitlerinin bulunduğu ülkelerin bilim ve kültür yetkililerinden ricası ve temennisi şöyledir:

Hatırlanacağı üzere, son yıllarda farklı ulusal sınırlar içerisinde köylerle beraber şehir merkezlerinde de icra edilmeye başlayan Âşık Sanatına, yeni bir tarz ve farklı bir bakış açısı getirilmiştir. Âşık sazı diğer milli çalgılarla birlikte icra edilmeye başlanmıştır.  Fakat yapılan bu yeniliklerin sanatın hak ettiği kadar tanıtılmasında yeterli olmamasının sebebi, ozanlara maddi ve manevi olarak destek verilmemesidir. Ayrıca ozanlar yaptıkları bu sanatla ailelerini maddi olarak geçindirmekte zorluk çekmektedirler. Hem âşıkların maddi yaşamlarının daha iyi hala gelmesi hem de bu sanatın farklı ulusal ve uluslararası arenalarda tanıtılması için âşıklara imkanlar tanınması gereklidir. Buradan anlaşılmaktadır ki, Âşık Sanatının zenginliği, diğer müzik tarzlarıyla kıyaslanamaz ve her zaman asil bir sanat olarak sunulmuş ve sunulacaktır. Bilim ve kültürün saygın yetkililerine hatırlatmak gerekir ki önemine, birikimine ve geçmişine rağmen Âşık Sanatı, dünya çapında eşsiz sanat eserleri yaratmayı ne yazık ki günümüzde henüz başaramamış gibi görünüyor. Bu sanatın yaşatılması ve dünya düzeyine çıkarılması için en önemli hareket, eğitim kurumlarında bu sanata yönelik dersliklerin bulundurulması olacaktır. Her âşık çaldığı havaların notasını ve bu sanatın teorisini öğrenmelidir. Bu eksiklik tamamlanırsa, âşıklarımız dünyanın büyük sahnelerinde, orkestralarda, saz enstrümanını solo çalgı olarak sunarsa; kesinlikle söyleyebilirim ki, o ülkelerin insanları kendi ülkelerindeki müzik okul ve konservatuvarlarında eğitimi verilen diğer müzik aletleri gibi, bu âşık enstrümanlarının eğitiminin verilmesi talebinde de bulunacaklardır.

Ayrıca en az 5000 yıllık tarihi geçmişi olan bu Âşık Sanatı hakkında literatürde sadece son 600 yıllık bilgi ve verilere ulaşılmıştır. Bu sebepten genç araştırmacılara önerim, bu sanatın 600 yıl öncesinden, geçmiş 5000 seneye kadar olan kaynaklarına ulaşılmasına özen göstermeleridir. Çünkü yapılan bu çalışmalar müzik tarihine önemli katkıda bulunacaktır. 

Âşık Sanatına dair mevcut bulunan eğitim kurumlarında, bu sanata ilişkin alınması önerilen dersler ekte sunulmuştur:

  • Âşık Edebiyatı: şiirler, destanlar vb… 2- Âşık tarzı söyleme 3- Âşık sazı çalma tarzı 4- Kopuz çalma 5- Balaban çalma 6- Ritim ve def çalma 7- Zurna çalma 8- Davul ve ritim çalma.

 

Ayrıca kayda alınmış 1200 âşık havası ve bugüne kadar bu sanata dair yapılmış olan çalışmalar ve de 2024 senesinde tamamlanması düşünülen Türk Dünyası Âşık Ansiklopedisini bu eğitim kurumlarına herhangi bir şart olmadan vermeye istekliyiz.

 

Türklerin geçmişini, tarihini, kültürünü, düşünce yapısını yansıtan bu geleneğin devam ettirilmesi şarttır. Âşık Sanatı hem sanatsal hem felsefi hem de entelektüel açıdan kendine has özellikleri nedeniyle Türklerin ruhunu yansıttığı için; bu geleneğin sadece geçmişte kalması, kökeni binlerce yıl öncesine dayanan bu sanata ve icracılarına büyük ihanet olacaktır. Bu nedenle âşıklara ve ozanlara, sanatlarını icra edebilmeleri, gelecek kuşaklara aktarabilmeleri, yeni nesillere bu geleneği tanıtıp sevdirebilmeleri için belediyelerin ve bu kültürle ilgilenen herkesin destek olması gereklidir. Yıllar önce İstanbul’da var olan ve daha sonra kapatılan ozan ve âşık evleri gibi, yeniden günümüzde de belediyeler tarafından âşık ve ozan evleri ve kıraathaneleri açılmalıdır. Buralar ozan ve âşıklara ücretsiz tahsis edilerek, bu değerli icracıların, bu önemli geleneği yeni nesillere sevdirmesi ve gelecek kuşaklara aktarması için âşıklara ve Türk toplumuna destek olmaları önemlidir.

 

Ali Polat, ikinci ve üçüncü bölümde söz konusu olan bu faaliyetleri, tüm gücüyle gerçekleştirmiş olup, Âşık Sanatının uluslararası alanda sunulmasını temenni etmektedir. Onun arzusu, bu orijinal âşık enstrümanın farklı ulusların orkestraları arasında yer almasıdır. 

Ali Polat’ın çabaları; bu eşsiz sanatın kayıt altına alınması, korunması ve eşsiz sanatçılar olan âşıkların hak ettikleri değeri ve saygıyı görebilmeleri ve de maddi yaşamlarının daha iyi hale gelmeleri içindir.